Vatandaş hastalık, salgın deprem yangın gibi felaketlerin yanı sıra birde ekonomik krizle boğuşmak zorunda kaldı. Yoksulluk ve açlık sınırı seviyesinde yaşayan vatandaşlar art arda gelen artçı deprem gibi ZAM’larla sarsılmış durumda.
Gider her geçen gün artarken yani artık yırtık yama ’da tutmaz iken gelir ise yerinde saymaya devam ediyor. Gelen zam rüzgârı cepte maaş denilen bir şey bırakmadı… Fiyatlar almış başını gidiyor. Ne bir denetim mekanizması var nede insanoğlunda vicdan denilen duygu. Büyük marketlerin tek fiyat uygulaması bakkal amcaların yeni yerleşim yerlerinde olmaması Pazarcı esnafının marketlerle yarışması ne yazık ki vatandaşı isyan etme noktasına getirmiştir.
Elektrik, su, doğal gaz faturaları 1 metre boyuna ulaştı. Evde kadınlar isyan bayrağını çekmiş durumda. Durum böyle olunca da ister istemez açık gün geçtikçe büyüyor ve aile içinde ister istemez tatsızlıklar yaşanıyor. Yani anlayacağınız nereden tutarsanız tutun tutarsızca. Herkes gırtlağına kadar borçlu…
Yoksulluk sınırı seviyesinde yaşam mücadelesi vermeye çalışan ve mezarda emeklilik diye tabir edilen 65 yaş emekliliği dahi hayallerine katamayan Asgari ücretlinin derdine değinmedim daha… Onlara bir dokun bin ah işit.
Kışın yaklaşması ile birlikte birde okulların açılması eklenince Asgari ücretli vatandaş kara kara düşünmeye başladı .. Kısacası gidişat TV ekranlarındaki gibi toz pembe mi ? Yoksa bizi kıskanıyorlar mı? Bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var. Gidişat hiç te iyi değil...
Yetkililer çözüm arayışında maalesef ’ki çözümü yine vatandaşın sırtına yüklenen vergilerle sabredin’lerle şükredin’lerl yastık altında varsa piyasaya çıkarınlar’la bulmaya çalışılıyor. Tasarruf sadece vatandaştan isteniliyor üst kadame nedense bu yaşananlardan uzak lüks hayatında. Şu kadar ihracat yapıldı. Bu kadar ithalat yapıldı. Tüik şunu açıkladılar la bu iş yürümüyor. dediğim gibi gidişat hiçte iyi değil …